Türk edebiyatının ‘Mona Roza’sı Muazzez Akkaya hayatını kaybetti

Yaklaşık bir yıl önce safra kesesi kanseri teşhisi konulan ve bir süre tedavi gören Muazzez Akkaya Giray, İstanbul’daki evinde hayata gözlerini yumdu.
Muazzez Akkaya Giray, 7 Kasım 1958’de Orhan Giray ile evlendi.
Muazzez Akkaya Giray’ın cenazesinin, 9 Haziran Pazartesi günü Fenerbahçe Camisi’nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedileceği öğrenildi.
Muazzez Akkaya Giray, sık sık Sezai Karakoç’un mezarını ziyaret ederek dua ederdi.
Sakarya’nın Geyve ilçesinde 1930’da dünyaya gelen Muazzez Akkaya Giray, 1948’de Kandilli Kız Lisesi’ni yatılı bitirmesinin ardından 1949’da Ankara’da Mülkiye Mektebi’nin Maliye Bölümü’ne girdi.
REKLAM
Muazzez Akkaya Giray, bu okulda Türk edebiyatının iki ünlü şairi Sezai Karakoç ve Cemal Süreya ile aynı sınıfta okudu.
Mülkiye Mektebi ile fark derslerini verdiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1954’te mezun olan Muazzez Akkaya Giray, Hazine avukatı olarak çalışmıştı.
Muazzez Akkaya Giray, geçtiğimiz yıl röportajda vermişti. Muazzez Akkaya Giray, Sezai Karakoç ve Cemal Süreya’nın kendisine olan sevgisine ilişkin; “Cemal Süreya daha çok cebime şiirler koyardı. Sonra sınıfa girince aynı şiiri tahtada da görürdüm. Şiirlerin ona ait olduğunu sonradan öğrendim. Ben o dönem bu şekilde bir arkadaş edinmeyi, ilerletmeyi hiç düşünmedim” diye konuşmuştu.
Şair, yazar ve fikir adamı Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç, 16 Kasım 2021’de hayata veda etti.
“SEZAİ KARAKOÇ BENDEN KÜÇÜKTÜ İLK HANDİKAP OYDU”
Sezai Karakoç’un ise daha ısrarcı bir tavrının bulunduğunu vurgulayan Muazzez Akkaya Giray, o dönem yaşananları şu sözlerle dile getirmişti: Büyüklerimizin kafamıza çiviyle çaktıkları bazı fikirler var, ‘erkek yaşça büyük, hanımı ondan küçük olmalı’ gibi. Annem – babam, çevremdeki herkes de böyleydi. Sezai Karakoç da benden bir – iki yaş kadar küçüktü, benim için ilk handikap oydu zaten. Bu nedenle ihtimalini bile düşünmedim. Çünkü kafamda yaş konusu yerleşmişti.
REKLAM
“SOY İSMİNDEKİ HARFİ BİZİ AYNI MASADA GÖRDÜĞÜ İÇİN SİLDİRDİ”
Cemal Süreya’nın soy isminden bir harfi eksilttiği olaya da ilk kez açıklık getiren Muazzez Akkaya Giray, şöyle konuşmuştu: Benimle gelip konuşmaya hiç çalışmadı. Bir iddiaya girmişler, onun sonucu soy isminden bir harfi attığı doğru. Hangimiz daha ileride olursak, diğeri bir şeyinden vazgeçecek diye iddiaya girmişler. Bu olay olduğunda Mülkiye’nin kafesinde arkadaşlarımızla oturuyorduk. Arkadaşlarım yanlarında Sezai Karakoç ile gelmişti. Aynı masadaydık. Sonra diğer arkadaşlar kalkıp gidince ve sadece Sezai Karakoç’la benim masada kaldığım anı görünce Cemal Süreya, soy isminden bir harfi sildirmiş. Bana böyle izah etmişlerdi.
Cemal Süreya, 9 Ocak 1990’da vefat etti.
“TERCİH YAPMAYI HİÇ DÜŞÜNMEDİM, EŞİMLE MUTLU BİR HAYATIM OLDU”
Sezai Karakoç ile de detaylı hiçbir diyaloğunun olmadığını vurgulayan Muazzez Akkaya Giray; “Üniversite 2’nci sınıftaydık. Yazdığı şiirleri bana vermek için çok uğraşıyordu, ben mecburen tekrar ısrar etmesin diye alıyordum ama dediğim gibi o zamanlar okuldan biriyle arkadaş olmayı, ikisinden birini tercih etmeyi hiç düşünmedim. Okul sonrası seçtiğim eşim, o da Mülkiye mezunu olan rahmetli Orhan Giray’la çok mutlu bir hayatım oldu, 4 güzel evlat yetiştirdik” ifadelerini kullanmıştı.
Muazzez Akkaya Giray; “Bana yazılan şiirleri zaman içinde ne yazık ki kaybettim, buna gerçekten üzülüyorum. Evlenirken problem olmasın diye düşünerek ablamın evinde bir yere koymuştum. Sonra da eşimle bir sorun yaşamayalım diye geri almadım. Maalesef orada da şiirler zamanla telef oldu. Buna gerçekten üzülüyorum, keşke o şiirleri saklasaydım” şeklinde konuşmuştu.
MONA ROSA
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iğri iğri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben öteliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Haber Kaynak : HABERTURK.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”